BAKIR İBRİK
Çocukluğumda köylerimizdeki evlerimizde daha doğrusu köyde su şebekesi yoktu. Her mahallede bulunan çeşmelerden bakraçlarla eve su taşırdık. Mutfaklarımızda raflara dizdiğimiz bakır tencere ve bakraçlar vardı, kara kazanlara su doldururduk ve ertesi günü bu kazanlara doldurarak biriktirdiğimiz sularla çamaşır yıkanır ve banyo yapılırdı.
Bakır kazan ve tencereler, kaplar haricinde bir de ibrikler vardı. İbrik dediğimiz, su koymaya ve su taşımaya yarayan kulplu ve emzikli kaptır. Şehir görmüşler İrbik ve İbrik derlerdi. İki tane ibriğimiz vardı. Biri bakırdan diğeri alüminyumdandı. Yaz aylarında köylere kalaycılar gelirdi, bakır kaplarla birlikte ibriğimizi de kalaylardık. Kalaycılar her sene gelince evlerin tencere, kazan, tas ve tavalarımızı kalaylarlardı.
Köy hayatında şafakla beraber insanlar uykudan uyanır günlük çalışmalarına erken başlarlardı, bu köy hayatının vazgeçilmez bir yaşamıdır. Dedem beni çeşmeye gönderir, çabucak bu ibriği al ve su getir derdi, getirdiğim gibi dedem besmeleyi çektikten sonra suyu yavaş yavaş dedemin eline dökerdim. Sonra dedem cebimden çıkardığı peşkirle (büyük mendil) elini yüzünü kurularken öte yandan o gün yapılacak işlerin talimatını ev halkına verirdi. Kışın hayvan yemi hazırlığına giden, ot biçimi, tarla biçimi yaprak veya odun kesimi gibi işten dönen büyüklerimizin el leğeninde ayaklarına su dökmek görevi benimdi ve bu suyu yine ibrikle dökerdim.
Elini yıkarken suyunu döktüren dedem abdest alırken ayaklarına kendi suyunu kendi dökerdi. Ele su dökmek küçüklerin göreviydi hatta eğer büyükler küçüklerin eline su dökerse elleri titreyeceğine dair bir inanç vardı. Hele de uzun kış gecelerinde bakır ibriğimiz sobamızın üstünden hiç inmezdi. Soğuktan çatlayan ellerimizin ibriğimizin sıcak suyu canlandırırdı. Erik elma armut gağlarımızı ibriğin sıcak suyunu bakır tencerelere boşaltıp hoşaf yapar, lavaş ekmeğine çökelik dürümünü yapar katık olarak yerdik.
Şimdilerde köylerimizde her evde musluklardan gürül gürül su akmaktadır. Çeşmelerden bakır ibriklerke su taşımak, büyüklerin el ve ayaklarına su dökmek, peşkirle el, yüz kurutmak, sobada su ısıtmak tarih oldu. Bakır ibrikler, müzeler ve bit pazarlarında çürüyor. Yerini ise cam, kristal ve gümüş ibriklere vermiş, süs eşyası yerine zengin evlerin süsü olmuştur.
YORUMLAR
- Bu habere henüz yorum yapılmamış. İlk yorum yapan siz olun.
YAZARA AİT DİĞER YAZILAR
- KAR, TEKNOLOJİ VE SOBALAR...
- Köylerimiz Unutulmasın
- BARIŞ
- Kadının önemi
- BİR BAŞKADIR BENİM MEMLEKETİM...
- Savaş'ı kim niye istiyor?
- ÖĞRENCİ EVLERİ
- DEĞİŞİM
- GELİŞİM
- YENİ YILA GİRERKEN
- BU ÜLKE HEPİMİZİN
- Pozitif Düşünmeliyiz
- VİCDAN VE TRAFİK
- YAĞMUR ve KAR
- KAPİTAL SİSTEM
- BU MEMLEKET HEPİMİZİN
- KİMLİK VE CUMHURBAŞKANLIĞI
- ESAD VE SAVAŞLAR
- BİNGÖL'ÜN TANITIM GÜNLERİ
- TEŞEKKÜRLER BİNGÖL
- EN KÖTÜ BARIŞ EN İYİ SAVAŞTAN ÜSTÜNDÜR
- Savaş acıdır, ayrılıktır
- Hayal ve Gerçek
- Kadınlar Günü
- 1 HAZİRAN SONRASI ÜLKEMİZDE Kİ DURUM;
- BATI’NIN OYUNU
- İNSAN ÖLÜMLERİ ÜZERİNDEN NEMALANAN AVRUPA
- Seçim Öncesi
- Gündemin getirdikleri
- ADALETİN BU MU AVRUPA?
- BAHAR MEVSİMİ
- Bahar 2
- Zaza Nurettin
- Bu Memleket hepimizin
- SOLUCANIN KUYRUĞU KENDİSİNE YABANCI
- Adı konulmamış savaş
- Adı konulmamış savaş 2.
- Mezhepler üstü bir birliğe ihtiyaç var
- KÖYLERİMİZ UNUTULMASIN 2
- ABD ve Avrupa’nın Dünya Üzerindeki Oyunları
- Seçime Doğru
- Bölgemiz Üzerine Oynan Oyunlar
- YEREL SEÇİMLER
- 31 Mart seçimleri ne mesaj veriyor?
- Kiğı’nın tarihi değerlerini koruyalım
- Gençlik nereye gidiyor?
- ADALET MÜLKÜN TEMELİDİR
- ÖMÜR DEDİĞİN
- TEZEK
YORUM EKLE